Pnömokonyoz Türleri, Belirtileri ve Tedavisi

Mesleki akciğer hastalıkları grubunda bulunan pnömokonyoz, aslında asbestoz, silikosiz, kömür işçisi pnömokonyozu gibi birçok hastalığa verilen genel isimdir. En basit tanımı ile alttaki yatan nedeni toz olanak ciğer hastalıklarıdır. Bu nedenle akciğerlerde toz birikmesi olarak datanımlanır. Bazı iş yerlerinde havalandırmanın düzenli çalışmaması neticesinde sürekli toza maruz kalınması halinde meydana gelir.

Pnömokonyoz Nedir?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından meslek hastalıkları kategorisine dahil edilmiştir. İş ortamında bulunan farklı toz zerreciklerinin solunum yoluyla akciğerlere girip, burada zehirli etki yaratması sonucu meydana gelen hastalıkları temsil eder. Zararlı toz zerrecikleri akciğerlerde küçük iltihap kitleleri oluşturur. Bu kitleler akciğer röntgeni çekildiği zaman fark edilebilmektedir. Akciğer dokusuna zarar verip hassaslaştıran bu durum kişide nefes darlığı, öksürük, bronşit gibi diğer sağlık sorunlarının oluşmasına sebebiyet verir.

Toz terimi ise çeşitli ebatlardaki katı taneleri temsil eder. Bunlar kömür tozları ya da asbest gibi son derece tehlikeli maddeler olabilir. Yine kumlama, inşaat, seramik, metal, taş ocakları, boya, silikat gibi iş grupları söz konusu zararlı tozların tehlike arz ettiği iş kollarıdır.

Akciğerlere giren tozlar hem fiziksel hem de kimyasal yapıları nedeniyle değişiklik gösterir. Çapları 5 mikrondan büyük olan tozlar akciğerlere giremediklerinden çok tehlikeli değildir. Ancak üst solunum yollarına yerleştikleri için yine de zararlıdır. Çapları 5 mikrondan küçük olan zerrecikler ise akciğerlere yerleşebilir. Bunlar kimyasal yapılarına göre ciddi akciğer hastalıklarının oluşmasına neden olabilmektedir.

Pnömokonyoz Türleri

Pnömokonyoz, akciğerlerdeki hastalığa sebep olan tozlarıntürüne göre de çeşitlenmektedir. Buna göre pnömokonyoz türlerini şu şekildesıralandırabiliriz;

Silikozis

Silisyum olarak bilinen maddenin uzun süre solunması sonucunda oluşan pnömokonyoz türüne silikozis veya silikoz adı verilir. Sinsi ve çok ciddi sağlık sorunlarına neden olan hastalık tedbirsiz çalışma koşullarında uzun yıllar çalışan kişilerin çoğunda meydana gelmektedir. Madenciliğin yoğun olduğu yerlerde sıklıkla karşılaşılan bir sağlık sorunudur. Diğer mesleki hastalıklara göre daha çok görülmesinin yanında, alınan tedbirler sayesinde her geçen yıl vakaların sayısında düşüş görülmektedir. Hastalık 20-25 yıl sonra ortaya çıkmaktadır.

Genel olarak; kömür madenlerinde, kum taşı, granit, seramik, porselen sanayinde, optik malzeme üretiminde, dökümhanelerde, kalay, demir, gümüş ve kum ile yapılan her türlü taşlama işinde çalışan kişilerde silikozis oluşma riski vardır. Solunan zararlı maddeler akciğerler aracılığı ile bronşlara ve lenf yollarına iletilir. Bu nedenle lenf sisteminde toz öbekleri oluşmuş olur. Nefes darlığı, solunum yetmezliği, ağır seyreden tüberküloz silikozisin belirtileri ve sonuçları arasında sayılabilir. Bu hastalığı önlemek için işlemin gerçekleştirildiği alanların kapalı tutulması, iş yerlerinin havalandırma sisteminin düzgün çalışması ve kişisel korumaya çok dikkat edilmesi gerekmektedir.

Kömür İşçisi Pnömokonyozu

Kömür madenlerinde çalışan kişilerin, kömür tozlarınısoluması sonucunda oluşan akciğer hastalığıdır. Bilindiği üzere kömür fosil biryakıttır. Vücudun savunma mekanizması ile dışarı atılamayan kömür tozlarıakciğerin bronş yollarında birikir. Buradan lenfoid dokusuna geçer ve kömürmakülü adı verilen lezyonların oluşmasına sebep olur.

İki tipi olan kömür işçisi pnömonyozunun bilinen tipi mesleki bronşit olarak kabul edilir, öksürük ve balgam ilk belirtileridir. Komplike tipinde bu belirtilere ek olarak nefes darlığı da eşlik eder. Solunum sisteminde ciddi anlamda problemler oluşmasına yol açar. KOAH (kronik obstrüktif akciğer hastalığı) benzeri belirtiler görülür. Hastalığı önlemek için ıslak çalışma, havalandırma ve aspirasyon yöntemleri ile havadaki kömür tozlarının en aza indirilmesi gerekmektedir.

Asbestoz

Son derece zehirli bir madde olan asbest işlerinde çalışan kişilerde meydana gelen pnömokonyoz türüdür. Asbest çok tehlikeli ve kanserojen bir madde olmasına rağmen birçok iş kolunda sıklıkla kullanılmaktadır. İnsanlarda kötü huylu (malign) tümörlerin oluşmasına neden olan asbestoz için riskli iş kolları; su tesisat sistemi, metal kaplamacılık, motorlu araç sanayi, fren balata sistemi, elektrikçilik, inşaat sektörü yalıtım işleri, makine ve yedek parça işleri, tekstil (kumaş, ip, lif, elyaf), çimento endüstrisi, kimya endüstrisi, dökümcülük, sentetik reçine kalıp materyalleri, kağıt endüstrisi ve gemi yapımı gibi alanlardır.

Ülkemizde ne yazık ki bu kimyasal maddeye sıkça rastlanmaktadır. Bunun en büyük nedeni de halk arasında beyaz toprak diye bilinen ve asbest içeren toprağın özellikle badana amacıyla evlerde kullanılmasıdır. Bunun dışında asbestli ürünleri üreten fabrikalara yakın yerleşim yerlerinde yaşayanlar, atık maddelerin karıştığı su kanallarının tarımda kullanılması gibi durumlar da hastalığın görülme sıklığını artıran faktörlerdir. Asbestoz akciğer kanseri, akciğer zarında kalınlaşma, solunum sistemi hastalıkları, plevral efuzyon (akciğer zarına sıvı sızması) gibi durumların oluşmasına yol açmaktadır.

Sideroz

Demir cevherinin çıkarılması, taşınması, parçalanması,işlenmesi ve depolanması, dökümhanelerde, magnetik demir oksit üretimi yapılanyerlerde, elektrik ark kaynağı, demir parçalarının elektrik kaynağı ilekesilmesi gibi iş kollarında çalışan kişilerde görülen hastalıktır. Solunumyoluyla vücuda giren toz tanecikleri akciğerlerde hava yollarınınkalınlaşmasına neden olur. Demir madenlerinde çalışan işçilerde, akciğerdokusunda makronodül görünümü oluşması ve fonksiyon bozukluklarının meydanagelmesi ile oluşan türüne fibrotik sideroz adı verilir. 15-20 yıl boyunca, sözkonusu maddeye maruz kalma sonucunda bu hastalık meydana gelmektedir.

Alüminoz

Alüminyum maddesine bağlı pnömokonyoz türüdür. Alüminyum elde edilmesi, üretilmesi, parçalanması ve kağıt endüstrisinde kullanılmasının yanında, cam endüstrisi ve pis su arıtımı gibi iş kolları tehlike kaynaklarıdır. Solunum sisteminde yol açtığı tahribatın geri dönüşümü olmaz. Akciğer dokusunda fibrozise neden olur ve KOAH oluşmasına sebebiyet verir. 1-25 yıl arasında gelişim gösteren alüminoz diğer türlere göre daha nadir görülmektedir.

Berilyoz

Berilyum cevherinden metali ayıran maden işçilerinde ve metalurji üretiminde çalışanlarda görülür. Metalurji işçilerinde meydana gelen akut berilyoz tipi iken, sanayi ve laboratuvar ortamında çalışanlardaki kronik berilyoz tipi görülür. Akciğerde meydana getirdiği hasarın yanında, deri döküntüleri, burun akıntısı, nefes darlığı, gözlerde yanma, öksürük gibi yan etkileri de vardır. 10-15 yıl maruz kalınma sonucu oluşan berilyoz nadir görülen bir pnömokonyoz türüdür.

Bisinozis

Diğer pnömokonyoz türlerine göre hafif seyirli diyebileceğimiz bsinozis; pamuk, keten, kenevir lifleri gibi organik bitki tozlarının uzun süre solunması ile oluşur. Genellikle tekstil sektöründe çalışan işçilerde meydana gelir. İleri seviyede astım hastalığına çeviren bisinozis, genellikle akciğerlerde alerjik iltihaba neden olur. Hastalık işe ara verildikten sonra yeniden ortaya çıktığı için toplumda Pazartesi ateşi olarak tanımlanmaktadır. Nefes darlığı, göğüste sıkışma ve solunum fonksiyon testlerinde düşüş ile kendini gösterir.

Pnömokonyoz Nedenleri

Bir meslek hastalığı olması sebebiyle en belirgin nedeni,riskli iş kollarında çalışıyor olmaktır. Çoğunlukla madencilik sektörü olmaküzere; kömür ocakları, yol, tünel, baraj gibi inşaat işleri, seramik, porselen,cam sanayi, döküm işleri, kiremit, tuğla, çimento, asbest içeren işler, kot taşlamagibi kumlama sanayisindeki iş kollarında çalışanlar pnömokonyoz için riskligruptadır.

Ancak bu iş kollarında çalışan herkesin hastalığa yakalandığını söylemek doğru olmaz. Hatta gereken tedbirler alındığı için hastalığa hiç yakalanmadan uzunca yıllar çalışan kişiler vardır. Ya da şöyle bir örnek verecek olursak; normal seramik sektöründe 20 yıldan daha uzun çalışan birinde pnömokonyoz türlerinden hiçbiri görülmezken, seramik-porselen vitrifiye üretim alanlarında çalışanlarda ise görülmektedir. Yani belirtilen iş kollarının da bölümlerine göre hastalığın görülme sıklığı değişmektedir.

Saydığımız bu meslek dallarından herhangi birinde çalışıyor olmak pnömokonyozun en önemli nedenidir. Bunların haricinde; kişinin bağışıklık sisteminin durumu, yaşı, cinsiyeti ve sigara içip içmediği de hastalığın etkeni olmasa bile oluşum hızını etkileyen faktörlerdir. Bilinmesi gereken bir diğer husus ise tozlu ortamlarda çalışan herkesin bu hastalık konusunda riskli grup arasında sayılmaması gerektiğidir. Çünkü hastalığa neden olan toz zerreciklerinin boyutu da önemli bir ayrıntıdır.

Toz zerreciklerinin 0,1 – 5,0 mikron arasında olması hastalığın oluşmasına sebep olabilmektedir. Bundan daha büyük olan tanecikler daha çok üst solunum yollarını etkiler, akciğere geçemez. Genellikle 10 mikrondan büyük olan tanecikler gırtlakta kalır. Büyüklüğünün dışında hastalığa etken olan tozun kimyasal yapısı ve yoğunluğu da pnömokonyozun seyrini etkilemektedir.

Pnömokonyoz Belirtileri

Dünya sağlık örgütüne göre spesifik bir belirtisi olmayanpnömokonyoz, genel olarak diğer solunum yolları hastalıkları ile aynıbelirtileri vermektedir. Bunlar; nefes darlığı, öksürük, göğüs sıkışması vegöğüs ağrısı olabilir. Ancak hastalıkla beraber ortaya çıkan astım, bronşit,tüberküloz ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) pnömokonyozu aklagetirmelidir. Fakat tehlikeli iş kollarında çalışılıyorsa, bu belirtilerinherhangi birinin görülmesi halinde bile pnömokonyozdan şüphe edilmelidir.

Pnömokonyozdan Korunma Yolları

Pnömokonyoz türlerinden korunma teknik ve tıbbi olmak üzereikiye ayrılır. Tıbbi koruma yöntemine işe girişte yapılan muayeneler veperiyodik olarak yapılan kontroller girmektedir. Solunum sisteminde herhangibir problemi olan kişiler, toza maruz kalınacak olan iş ortamlarındaçalıştırılmamalıdır.

Teknik koruma yönteminde ise havadaki toz miktarının azaltılması amaçlanır. Bunu yapmak için ortamda bulunan tozun yoğunluğu, yapısı ve çapları incelenir. Bu tozların meydana gelip yayılmasını önlemek, çalışanların solumasını önlemek teknik korunma yöntemleri arasında sayılabilir. Eğer iş yerlerinde bu gibi önlemler alınamıyorda o zaman kişisel korunma yöntemlerine muhakkak başvurulmalıdır.

Kişisel korunma yöntemlerinde ise ilk sırada maske takmak gelir. Koruyucu özelliği yüksek bir maske takarak, zararlı tozların solunmasının büyük oranda önüne geçilebilir. Maskeler konusunda detaylı bilgilere geçmeden önce genel olarak koruyucu yöntemleri şu şekilde sıralayabiliriz;

  • İş yerlerinde genel havalandırma ve aspirasyon ile tozun ortamdan çıkmasını sağlamak. Bunun dışında su perdeleri, vakum ve uzaktan kumanda sistemleri kurmak.
  • Tozun çıktığı işlerin kapalı alanlarda yapılmasını sağlayarak diğer çalışanların zarar görmesini engellemek.
  • Zeminin teknik yöntemlerle ıslak kalmasını sağlamak. Özellikle metal gibi maddeleri delme işlerinde tozun çıkmasını önlemek için yaş metodlar uygulamak.
  • Çalışanlara, yaptıkları işe uygun kişisel korunma sağlayacak araç ve gereçler vermek.
  • İşin bitiminde işçilerin duş almalarını sağlamak. Eğer yatılı kalınması gereken bir iş ortamı ise yıkanmadan yatağa girmemelerini kural haline getirmek.
  • Tozlu işlerde çalışmak isteyenlerin işe alınmadan önce genel sağlık muayenelerinin yapılması. Periyodik olarak akciğer filminin alınması gibi yöntemler sayılabilmektedir.

Soluduğumuz havada bulunan; virüs, buhar, enzim, aerosol ve tüm gözle görülmeyecek kadar küçük zararlı organizmaların vücuda girmesini engellemek için kullanılan maskelere, solunum koruyucu maskeler adı verilmektedir. Bunlara genel olarak FFP yani; solunum için süzücü parça + tek kullanımlık + bakım gerektirmeyen toz maskesi adı verilmektedir. Bu maskeler çalışılan meslek dalına bağlı olarak seçilmelidir. Toz maskelerinin koruma dereceleri; FFP1 , FFP2 ve FFP3 olarak değişmektedir.

Pnömokonyozun Tedavisi

Tedavi sürecindeki ilk adım maruz kalınan maddenin tamolarak sonlandırılmasıdır. Bunun için de mevcut olan işin bırakılması gerekir.Sigara içiliyorsa kesinlikle bırakılmalı ve genel olarak toz olan her ortamdan uzakdurulmalıdır. Pnömokonyoz hastalığının özel bir tedavi şekli yoktur. Hastanınşikayetlerine ve etken olan maddenin türüne göre tedavi yöntemi belirlenir.Tedavinin sona ermesinden sonra da hastalığın seviyesine göre belirliaralıklarla kontrol edilmesi gerekmektedir. Hastalık ne kadar erken teşhisedilirve maruziyet sonlandırılırsa akciğerlerde tahribat ve solunum yetmezliği gibidurumlar o derece geç olacak veya çok hafif atlatılacaktır. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.


Giriş Yap